28 Mayıs 2022 Cumartesi

Batılıların ‘Kızıl Sultan’ dedikleri, Türkiye’nin kalkınması için bütün büyük kurumları hayata geçirerek üniversitesi kuran önemli altya

 BAKIN DEDELERİ KİMLERMİŞ!

Siyasette ahlak olmayınca seviye de olmuyor anlaşılan. Bir partili mevcut iktidarla uğraşırken, “Dedelerimizin Abdülhamit’i indirdiği gibi biz de bunları indireceğiz”, gibi bir söz etmiş.
Batılıların ‘Kızıl Sultan’ dedikleri, Türkiye’nin kalkınması için bütün büyük kurumları hayata geçirerek üniversitesi kuran önemli altyapı tesislerini inşa ettiren bu insana, dönemin batıcıları tarafından saldırılmıştı.
Batı öyle istiyordu, efendileri uşaklık görevlerini yaptıranlar başardılar. Bakınız, Abdülhamit’in hal’i, yani tahttan indirilmesi için görevlendirilen bizdekinin dedelerim dediği adamlar kimler:
1)Ermeni Ayan (Senato) üyesi Aram Efendi,
2) Draç Mebusu Arnavut Esad Toptani (sonradan 'hizmetlerine mukabil' Paşa yapılacaktır),
3) Yahudi Selanik Mebusu Emanuel Karasso ('Karasu' değil) ve,
4) Abdülhamid Han'ın vaktiyle nice iltifatına mazhar olarak Koramiralliğe kadar yükselmiş bulunan Arif Hikmet Paşa.
Bunlardan Esad Toptanî o kadar vatanseverdi ki(!) Balkan Harbinde son kalemiz olan İşkodra'yı canıyla başıyla savunan Hasan Rıza Paşa'mızı öldürterek kaleyi Karadağlılara teslim etmiş.
Buda yetmemiş, İtalyanlarla işbirliği yaparak bağımsızlığını kazanan Arnavutluk'un başına geçmek için mücadele etmiş, nihayet Paris'te bir Arnavut genci tarafından vurularak öldürülmüştü.
Peki Emanuel Karasso? Bu Yahudi ve 33 derecelik Mason üstad-ı azamının hikâyesi ise daha feci.
1. Dünya Harbinde vagon ihtikârlarından muazzam paralar kazanmış, Mütareke devrinde ise İtalya'ya kaçmıştı. Bir de bakılmış ki, adam İtalyan vatandaşıymış! Yani çifte vatandaş!
Abdülhamit han bunlara savunma yapmaz ancak şunları söylemeyi de ihmal etmez:
-Ben 33 sene millet ve devletim için, memleketimin selameti için çalıştım. Hakimim Allah ve beni muhakeme edecek de Resulullah'tır. Bu memleketi nasıl buldumsa öylece teslim ediyorum.
Hiç kimseye bir karış toprak vermedim. Hizmetimi ancak Cenab-ı Hakk'ın takdirine bırakıyorum.
Ne çare ki düşmanlarım bütün hizmetime kara bir çarşaf çekmek istediler ve muvaffak da oldular." (Mustafa Armağan-Yeni Şafak)
Filozof Rıza Tevfik, İngilizlerin isteği üzerine Abdülhamit’in tahttan indirildiğini, buna kendisinin de katkısının olduğunu söyler ve bunun mükafatını görmek için İngiltere’ye, o yıllarda burada elçi olan İngiliz Dışişleri’ndeki bu adamı ziyarete gider kabul görmez, zorla içeri girince, “Siz Halifeyi indirdiniz, ama Hilafeti indiremediniz.
Halife, bir Hafız Osman Hattı Kuran ve Sancak ile İslam dünyasını ayağa kaldırıyordu. Bizim hedefimiz sadece Abdülhamit değil, Hilafetti!” diyerek Rıza Tevfik’i geri çevirir.
O da Türkiye’ye döner ve Abdülhamit’in Ruhaniyetinden İstimdat (özür) şiirini yazar. Hiç olmazsa, ihanetinden pişmanlık duyarak özür diler. Sultanı indirenler ülkeyi paramparça ettiler. İslam ülkeleri ve Balkanlar kontrolümüzden çıktı.
Bugün ki topraklarımızı kanımızla canımızla ancak kurtarılabildik. Bunu idrak etmeyenlerin, ona dil uzatmasını anlamak mümkün mü? Umarım, Abdülhamit’in ruhaniyeti kendisini böylesine aşağılayanların dilini günü gelince koparacaktır.
Muhsin İlyas Subaşı


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

KULLANANLARDAN BORAKS

 KULLANANLARDAN BORAKS VE KARBONATLA TEDAVİ MUCİZELERİ...                                                                                  *...