“Dünyâ hayâtı azdan daha azdır. Ona âşık olan, alçakların alçağıdır. O sihriyle bir topluluğu sağır ve kör eder. Böylece onlar ortalıkta şaşkın ve delîlsiz ortalıkta kalırlar.”
- Ana Sayfa
- "Kişi sevdiği ile beraberdir."
- "Nazar, deveyi kazana, insanı mezara sokar."
- guruptaki tüm bilgiler bilgi amaçlıdır araştırmadan doktorunuza danışmadan sakın kullanmayın saygılar ve blogta ki bilgiler
- Cin Suresinin Havası
- Not: Siteye soru gönderme işlemi kaldırılmıştır. Arşiv niteliğindeki yazılarından ve soru-cevaplarından istifâde edilmesi temennîsiyle..
- Mars’ta hayat var! There is life on Mars! 화성에 생명이 있습니다! На Марсе есть жизнь! 火星に生命がある!火星上有生命
- Kabe'nin yapılışında ki taşlar, 4 dağdan getirildi.Turi Sina, Cudi, Hira,Turi Zeydan dağlarından.
- “Asıl olan söz dili değil, hal dilidir, konuşmaktan çok yaşamaktır. İnandığı gibi anlatmaktan ziyade inandığı gibi yaşamaktır…"
- GUCDÜVÂNÎ HAZRETLERİNDEN NASİHATLER
- Peygamber Efendimizin, Annesinin Dirilip İman Etmesi.
- ZEKÂT
- Sohbet Bahçesi
- mehmet sertkaya
16 Ağustos 2022 Salı
İMTİHAN (SINAV) Bu âlem, imtihan âlemidir. Cenâb-ı Hak, bizi buraya kendi birlik, kudret ve kemâlini bildirmek ve elde edeceğimiz ilim ve irfan ile huzuruna lâyık kılmak için gönderdi. İrade-i cüz’iyye ve nefis verdi. Eğri ve doğru yolları gösterdi. Yani imtihana tâbi tuttu. Şüphe yok ki, yarın yaptığımız işleri adalet ölçeğine vuracak; nefsimizi eğrilikten, kötülükten tasfiye olunmuş (temizlenmiş), ihlaslı bulursa selâmet damgasını vuracak, bunun aksi hâlde bulursa azâbın alevinde temizleyecektir. Allâhü Teâlâ, Âl-i İmran Sûresi’nin 186. âyet-i kerîmesinde (meâlen) “Mallarınız ve canlarınız husûsunda muhakkak imtihan olunacaksınız…” buyurmuştur. Şöyle ki: Allâhü Teâlâ, dilediği kuluna mal ve servet verir, tâ ki o kul bu yüzden bir imtihana tâbi olsun. Kendisinin ilâhî emirlere riâyet edip etmediği anlaşılsın, o malı, o serveti ne sûretle elde etmiş ve onu ne gibi yerlere sarf eylemiş, onun zekâtını vermiş mi, vermemiş mi meydana çıksın. Ve Allâhü Azîmüşşân, insana; vücut, hayat ve sıhhat ihsan etmiştir. Tâ ki, bunları ibadet ve tâate mi sarf ettiği veyahut hevâ ve hevesi yolunda mı zâyi eylediği belli olsun. Bunun gibi; insan, vakit vakit bazı hastalıklara, üzüntülere, esaretlere maruz kalır. Tâ ki, bunlara karşı sabredip etmediği anlaşılsın, takdir-i ilâhîye ne derece razı olup olmadığı ortaya çıksın, ona göre mükâfat veya ceza alsın. Allâhü Teâlâ, kullarının bütün fiillerini, hareketlerini, niyetlerini, bütün kabiliyetlerini ilm-i ezelîsiyle tamamen bilir. Artık onları öyle imtihana çekmesi, onların hâl ve hareketlerini kendilerine veya başkalarına göstermek içindir. Tâ ki yarın kıyamet gününde kimsenin bir özür ve mazeret sunmaya salâhiyeti kalmasın. “Büyükler, ‘Yâ Rabbi, bizi tahammül edemeyeceğimiz imtihana tâbi tutma.’ diye dua ederler de ‘Bizi imtihana sokma.’ demezler. Zira imtihanda terfî-i derece var. Siz, ‘Yâ Rabbi, ben imtihan ehli değilim, beni imtihan etme. Habibinin iltiması ile bizi bu âlemden imtihansız olarak göçür.’ diye dua edersiniz. Allah imtihan ediyor gibi sözleri aslâ konuşmamalı. Zira kim imtihan verebilir?”
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
KULLANANLARDAN BORAKS
KULLANANLARDAN BORAKS VE KARBONATLA TEDAVİ MUCİZELERİ... *...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder