“Dünyâ hayâtı azdan daha azdır. Ona âşık olan, alçakların alçağıdır. O sihriyle bir topluluğu sağır ve kör eder. Böylece onlar ortalıkta şaşkın ve delîlsiz ortalıkta kalırlar.”
- Ana Sayfa
- "Kişi sevdiği ile beraberdir."
- "Nazar, deveyi kazana, insanı mezara sokar."
- guruptaki tüm bilgiler bilgi amaçlıdır araştırmadan doktorunuza danışmadan sakın kullanmayın saygılar ve blogta ki bilgiler
- Cin Suresinin Havası
- Not: Siteye soru gönderme işlemi kaldırılmıştır. Arşiv niteliğindeki yazılarından ve soru-cevaplarından istifâde edilmesi temennîsiyle..
- Mars’ta hayat var! There is life on Mars! 화성에 생명이 있습니다! На Марсе есть жизнь! 火星に生命がある!火星上有生命
- Kabe'nin yapılışında ki taşlar, 4 dağdan getirildi.Turi Sina, Cudi, Hira,Turi Zeydan dağlarından.
- “Asıl olan söz dili değil, hal dilidir, konuşmaktan çok yaşamaktır. İnandığı gibi anlatmaktan ziyade inandığı gibi yaşamaktır…"
- GUCDÜVÂNÎ HAZRETLERİNDEN NASİHATLER
- Peygamber Efendimizin, Annesinin Dirilip İman Etmesi.
- ZEKÂT
- Sohbet Bahçesi
- mehmet sertkaya
24 Ağustos 2022 Çarşamba
*TAKKECİ BABA VE İKİ SALKIM ÜZÜM HİKÂYESİ* *{Yaşanmış bir olay}* 1500’lü yıllarda, İstanbul’da Topkapı surlarının dibinde küçük bir kulübede fakir bir takkeci yaşarmış. Geçimini Namaz takkeleri örüp, bunları satarak temin edermiş. Fakir olmasına rağmen, gönlü zengin, takva sahibi bir zatmış İbrahim Efendi. En büyük arzusu bir camii yaptırmakmış. Onun bu isteğini bilen arkadaşları bazen ona takılırlarmış. *"İbrahim Efendi, neyle yaptıracaksın camiyi? Ekmeğini zor kazanıyorsun"* derlermiş Fakat Takkeci İbrahim Efendi hiçbir zaman ümidini yitirmez, devamlı dua edermiş: *“Umulur ki derya tutuşa,”* dermiş. Cami yaptırma sevdası yüreğinde kor gibi yanarmış. Bir gün İbrahim Efendi rüyasında bir zaat görür. Bu kişi İbrahim Efendiye: *“Rızkın iki salkım üzümdedir, Bağdat’a git”* der. Heyecanla uyanır İbrahim Efendi, *“Hayırdır inşallah!”* der. Fakat rüyasına bir mana veremez. Ertesi gün sabah namazından önce aynı rüyayı, açık seçik bir şekilde yine görür. *“Hayırdır inşallah!”* der. Acaba gitsem mi, diye düşünür, ama tam karar veremez. Üçüncü defa da aynı rüyayı görünce İbrahim Efendi, *"Herhâlde bize yol göründü.”* der ve kimseye bir şey söylemeden heybesine azığını koyar ve yollara düşer. Bağdat’a giden kervanlardan birine katılır. İbrahim Efendi sonunda Bağdat’a varır ve bir handan içeri girer. Masaya oturup, kuru ekmeğini yemeye başlar. Onun yavan ekmek yediğini gören hancı haline acıyarak kapının önündeki asmadan iki salkım üzüm kopartarak İbrahim efendiye verir. İbrahim efendi üzümlerini yer ve kalkar. Hancı şaşkındır. İbrahim Efendiye: *"Nereden gelir, nereye gidersin bu telaşın nedir"* diye sorar. İbrahim efendi de İstanbul’dan Bağdat’a geldiğini söyler ve rüyasını hancıya anlatır. *"Rüyamda bir zat bana “Rızkın iki salkım üzümdedir Bağdat’a git" dedi ben de geldim, rızkımı yedim ve geri dönüyorum"* der. Bunu üzerine hancı: *"Be adam rüyada görülen iki salkım için İstanbul’dan Bağdat’a mı gelinir."* *"Bana bir zat rüyamda defalarca İstanbul Topkapı’da Takkeci İbrahim Efendi adında biri var onun kulübesinin ocağının altında gömülü iki küp altın var dedi."* *"Ben iki küp altın için İstanbul’a gitmezken sen iki salkım üzüm tanesi için Bağdat’a geliyorsun”* der. İbrahim Efendi mesajı alır. Hemen İstanbul’a döner ve ocağın altındaki altınları bulur. Bu gün Topkapı’daki Takkeci İbrahim Ağa namı ile bilinen camiyi yaptırır.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
KULLANANLARDAN BORAKS
KULLANANLARDAN BORAKS VE KARBONATLA TEDAVİ MUCİZELERİ... *...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder