28 Şubat 2023 Salı

☝️MevῘamız eῘimizi Kur'an’sız, gönῘümüzü imansız, kuῘağımızı ezansız, diῘimizi tevhitsiz, aῘnımızı secdesiz bırakmasın.



 

“Neresi seni dünyaya çekiyorsa, sana Allâh'ı unutturuyorsa; orası senin helâkın için bir tuzaktır.” Hacı Bayrâm-ı Velî (k.s)


 

Hadisi Şerif.: Kızını sevindireni Allahü Teâlâ Cennetle sevindirir, (O kimse) kurtulur. (Şir’a, 451

Hadis-i Şerif : Sırât köprüsünden en kolay geçecek olanınız, Ehl-i beytimi ve Eshâbımı çok seveninizdir.

Hadis-i Şerîf : "Sâlihlerden söz edilen yere rahmet iner, lütfu ilâhî ve affı rabbânı yağar"

HZ.ALİ KV: Eğer müslümanların yaşadığı bir şehirde fakir görürseniz bilin ki, o şehrin yöneticileri halkın malını çalıyorlar.

Hadis-i Şerif : Ümmetim arasına fesat yayıldığı zaman, sünnetime yapışan için yüz şehit sevabı vardır!

Allahım Ruhlarımız sana yükseldiğinde Rahmetini esirgeme . Amin.

***GÜNÜN SÖZÜ Ebû Saîd el-Hudrî (r.a.) buyurdu ki: “Rızkın en hayırlısı, kişiye kâfî miktarda olanıdır.”

***ÖZLÜ SÖZ Resûlullah Efendimiz (s.a.v.): “Hakîkî zenginlik, mal zenginliği değildir; hakîkî zenginlik, gönül zenginliğidir.”

Sevbân radıyallahu anh şöyle dedi:

 Sevbân radıyallahu anh şöyle dedi:


Resûlullahﷺ, selâm verip (farz) namazdan çıkınca üç defa istiğfâr eder ve “Allâhümme ente’s-selâm ve minke’s-selâm tebârekte yâ ze’l-celâli ve’l-ikrâm: Allahım selâm sensin. Selâmet ve esenlik sendendir. Ey azamet ve kerem sahibi Allahım, sen hayır ve bereketi çok olansın” derdi.


Hadisin râvilerinden biri olan Evzâî’ye:


- İstiğfâr nasıl yapılır? diye sorulunca:


- Estağfirullah, estağfirullah demektir, dedi. 


(Müslim, Mesâcid 135. . Ebû Dâvûd, Vitir 25; Tirmizî, Salât 108; Nesâî, Sehv 81, 82; İbni Mâce, İkâme 32)

27 Şubat 2023 Pazartesi

“ FİTNENİN CİRİT ATTIĞI ZAMANDAYIZ

 “ FİTNENİN CİRİT ATTIĞI ZAMANDAYIZ…”


İmam-ı Rabbanî (ks) Hazretleri buyurdular:


▪️Hadîs-i şerîfte, küfür yeryüzünü kaplayıp hükümleri açıkça icra olunmadıkça Mehdî’nin (as) zuhur etmeyeceği buyrulmuştur. Bu vakit de, küfrün her tarafı kapladığı ve kuvvetli olduğu; İslâm’ın ve Müslümanların zayıf ve kuvvetsiz olduğu vakittir.


▪️Bu vakit, Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) ‘Garip Müslümanlara müjdeler olsun’ buyurduğu vakittir.


▪️Peygamber Efendimiz (s.a.v.);


“Fitne ve karışıklığın olduğu zamanda ibadet etmek, bana hicret etmek gibidir.” buyurmuştur. 


▪️Malumunuzdur ki, fitne ve fesadın ortalığı kapladığı bir vakitte askerlerin az bir cesaret ve küçük hareketleri onlara çok büyük bir itibar kazandırır.


▪️Hâlbuki fitnenin azaldığı, ortadan kalktığı bir vakitte onun hiçbir kıymeti yoktur. Onlar çok büyük bir harekette bulunsalar bile bir kıymeti yoktur. Amel edilecek ve amellerin kabule şayan olacağı vakit fitnenin (kötülüklerin)yayıldığı vakittir.


▪️Onun için eğer makbul olmuşlar zümresinde haşredilmek, diriltilmek istiyorsanız- Allâhü Teâlâ’nın razı olacağı şeylerde var gücünüzle gayret göstermeli ve sünnet-i seniyyeye -alâ sâhibihe's-salâtü vesselâmü vettehiyyetü- uymaktan başka hiçbir şeyi tercih etmemelisiniz.


▪️Görmüyor musunuz ki, Ashab-ı Kehf, fitne zamanında bir hicret ile yüksek derecelere ulaştılar. Siz ümmetlerin en hayırlısı olan ümmet-i Muhammed zümresindensiniz. Binaenaleyh vaktinizi, oyun ve eğlence ile zayi etmeyiniz, çocuklar gibi boş şeylere aldanmayınız…

 ▪️(Mektubât-ı İmâm-ı Rabbâni, 2/6)

***“Resûlullah Efendimizle (s.a.v.) birlikte oturduğumuz bir vakit: ‘Şimdi yanınıza cennetlik bir kişi gelecek.’ buyurdular.

 ***CENNETE ULAŞTIRAN BİR AMEL


Enes (radıyallâhü anh) anlatıyor: “Resûlullah Efendimizle (s.a.v.) birlikte oturduğumuz bir vakit: ‘Şimdi yanınıza cennetlik bir kişi gelecek.’ buyurdular. Bu sözün hemen arkasından Sa’d bin Ebû Vakkâs (r.a.) yanımıza geldi. Ertesi gün Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) yine aynı sözü söyledi,ler, yine Sa’d (r.a.) geldi. Üçüncü gün de aynı sözü buyurdular, gelen kişi yine Sa’d bin Ebû Vakkâs idi.


Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) oradan ayrılınca, Abdullah bin Amr (r.anhümâ) hemen Sa’d’ın (r.a.) yanına gitti ve üç gün onun müsâfiri olmak istediğini söyledi.


Abdullah (r.a.), müsâfir olduğu zaman zarfında onun, kendisinden fazla bir ibâdet yaptığını görmedi. Sadece gece yatınca, sabah namazına kadar sağa sola dönerken Allahü Teâlâ’yı zikrediyordu.”


Abdullah (r.a.) anlatıyor: “Sa’d’ı üç gün üç gece takip ettim. Bunlardan başka, bir de hayırlı olandan başka hiçbir söz söylemiyordu. Neredeyse onun amelini küçük görecektim. Sonra dayanamayıp: ‘Resûlullah Efendimiz (s.a.v.), üç ayrı mecliste cennetlik bir zât yanınıza gelecek demişti, her birinde sen geldin. Ne vesîleyle bu mertebeye eriştiğini görüp sana uymak istedim. Fakat öyle fazla bir amel yaptığını göremedim. Seni bu dereceye ulaştıran nedir?’ dedim. Sa’d (r.a.): ‘Gördüklerinden başka birşey yapmıyorum.’ dedi.


Bunun üzerine yanından ayrıldım, giderken beni geri çağırıp dedi ki: ‘Gördüklerinden başka bir şey yapmıyorum. Ancak ben hiçbir Müslümana karşı, içimde hiçbir kötülük olmadığını görüyorum, onlara kötü bir söz  de söylemiyorum.’ Ben de: ‘Tamam, seni bu makâma eriştiren ve benim de güç yetiremeyeceğim amel işte budur.’ dedim.” (İbn-i Asâkir, Tarih-i Dımaşk)

"Olur olmaz yemin eden, aşağılık, daima kusur arayıp iğneleyen, durmadan laf götürüp getiren, iyiliği hep engelleyen, saldırgan, günahkâr, huysuz ve kaba, üstelik karakteri bozuk kimselere, serveti ve çocukları var diye sakın boyun eğme." (Kalem 68/10-14)

GEÇMEYEN KAŞINTILARINIZMI

 GEÇMEYEN KAŞINTILARINIZMI  VAR 

Öncelik Troidinizi Karaciğerinizi tedavi edin  kaşıntıdan muzdarip olanlar için  birer tutam lavanta çiçeği Semiz otunu ve süpürge tohumunu bir arada  2 dakika kaynatıp suyunu önce burnunuza çekelim sabah akşam sonrada  vücudumuza sürdüğümüzde kaşıntıları yok ettiğini biliyormuyuz şifa Allah tan kul vesile saygılar hepinize m.ulaş

***👉🤲☝️Tevbe istiğfar duası

 ***👉🤲☝️Tevbe istiğfar duası


Buyurun cemi cümle günahlarımızın sayısız kusurlarımızın affı için Estagfirullah estagfirullah estagfirullah-el azîm el kerîm errahîm ellezi la ilahe illa hüv –el hayyel kayyüm ve netûbü ileyk.


Tevbeten abdin zalimin linefsihi mevten ve la hayaten vela nüşüra.


Ve nes’elühüttevbete vel mağfirete vel hidâyete lena innehü hüvettevvabürrahim, innehü hüvettevvabürrahim, innehü hüvettevvabürrahim.


İlahi ya Rabbi! İlahi ya Rabbi! İlahi ya Rabbel-âlemin…


Ya Rabbi! Bizim elimizden dilimizden ve gözümüzden ve sâir azalarımızdan bilerek veya bilmeyerek işlemiş olduğumuz kelime-i küfür, hata, isyan her ne kadar sadır olmus ise biz bunların hepsine tevbe ettik. Bir daha işlememeye azmi cezmi kast eyledik.


Peygamberlerin evveli Hz. Âdem sefihullah, âhiri bizim peygamberimiz iki cihan Serveri Hz. Muhamme Mustafa (s.a.v.) ve bunların arasında her ne kadar peygamber gelip geçmiş ise biz bunların hepsine iman ettik dilimiz ile ikrar kalbimiz ile tasdik ettik. Tasdikimiz şudur ki;


Amentü billahi ve bima câe min îndillah.


Amentü billahi ve bima câe min îndi rasulillah.


Amentü billahi ve melaiketihi ve kütübihi ve rusulihi velyevmil âhiri ve bil kaderi hayrihi ve şerrihi minallahi teâla vel bâgsü bagdel mevti hakkun. Eşhedü el lâ ilahe illallah ve eşhedü enne muhammeden abdühü ve rasûlühü.


Buyurun imanımızın tazelenmesi için bir dahi; . Eşhedü el lâ ilahe illallah ve eşhedü enne muhammeden abdühü ve rasûlühü.


Buyurun sırat köprüsünden şimşek gibi gecebilmek için bir dahi; . Eşhedü el lâ ilahe illallah ve eşhedü enne muhammeden abdühü ve rasûlühü.


Buyurun kabirlerimizin nurlanması için bir dahi; . Eşhedü el lâ ilahe illallah ve eşhedü enne muhammeden abdühü ve rasûlühü.

(buyurun şeytanı aleyhillagne’nin kahrı/ âlemi fenâ’dan âlemi bekâ’ya iman ile göç edebilmek için bir dahi….. )


Allahümme innî üridü en üceddidel îmane vennikâhe tecdîden bi kavli; lâ ilahe

illallah muhammeden Rasulullah


Allahümme innî üridü en üceddidel îmane vennikâhe tecdîden bi kavli lâ ilahe illallah muhammeden rasulullah


Allahümme innî üridü en üceddidel îmane vennikâhe tecdîden bi kavli lâ ilahe illallah muhammeden rasulullah


Essalatü vesselamü aleyke ya Rasulallah


Esselatü vesselamü aleyke ya habiballah


Esselatü vesselamü aleyke Ya seyyidel evveline vel âhirîn velhamdü lillahi rabbil âlemin el Fatiha…

25 Şubat 2023 Cumartesi

SİDR SABUNU 📌Sinir sorunu olanlara, nazar ve hasede uğramış kişilere, yoğun stres içerisinde olanlara, kafada geçmeyen ağrılarla boğuşanlara, öfke patlaması geçirenlere, ruh hali dalgalı olanlara, duygu durum bozukluğu yaşayan kişilere, ayrıca musallat tedavisi gören hastalar için, aynı zamanda saçta kepek, kabuklanma, kuru kaşıntılı saç derisi problemi yaşayanlara, ciltte sivilce leke ve gözenekli cilt sorunu olanlara faydalıdır biiznillah. 📌SİDR; Yüzyıllardan Beridir Manevi Temizlikte Kullanılmış ve Faydası Kanıtlanmıştır… 📌Sidr Sabunu, Kur’an ve Sünnet’de Geçen, Manevi Hastalıklarda Kullanılan Bitkilerden Oluşuyor… 📌BÜYÜ-SİHİR-NAZAR-HASED-CİN MUSALLATI-VESVESE Hastalıklarında Etkilidir. 📌PSİKOLOJİK DEPRESYON, SİNİR, SAÇ DÖKÜLMESİ, KEPEK, EGZAMA, SEDEF, MANTAR, SİVİLCE, SİYAH NOKTA, GÜNEŞ YANIĞI Tedavi Edici Özelliği Vardır…


 

Bütün İbadetlerin Başı Namaz... Allahü Teâlâ (meâlen) “O îman etmiş olan kullarıma söyle: Namazı kılsınlar ve kendilerine rızık olarak verdiğimiz (mal vesâir) şeylerden gizli ve açık infak etsin (versin)ler. Öyle bir gün gelmeden evvel ki onda ne alım satım var, ne dostluk.” (İbrâhim sûresi, âyet 31) buyurmaktadır. Resûlullah Efendimiz Muhammed Mustafa (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular: “Namazın dindeki yeri, başın cesetteki yeri gibidir.” (Hadîs-i Şerîf, Taberânî, Mu’cemü’l-Kebîr) Namaz: Ruhun, bedenin, sabır ve vakarın, ruhî ve bedenî her vazifenin, dünya ve âhirette her kemâlin esâsı, temelidir Namaz: Ferdî ve içtimaî her fazileti hâiz olup ümmet teşkilâtının en. birinci ve en esaslı tezâhürüdür. Namaz: İmanın en büyük alâmeti, bütün ibadet ve amelin başı, mü’minlerin mi’racıdır. Namaz: Zikri ve şükrü içine alan bir ibadet olduğu için ilâhi yardımın en büyük ve en yakın elde edilme yoludur. Mâsivâdan (Allah’tan başka her şeyden) namazla çıkılır, elemler, kederler silinir. Bunun içindir ki Peygamber Efendimiz Aleyhissâlatü ve’sselam: “Gözümün nûru namazda kılındı” buyurmuş, en büyük zevk ve sürurunun namazda hâsıl olduğunu göstermiştir. Namazdan gafil olan ve başka şeylere koşan çocuklar ve câhiller, namazı bir külfet sayarak ancak bir zorlama ile kılarlar ve başları dara gelmeden Allâh’a duâ ve ibâdet etmezler. Ârifler ise bunu büyük bir zevk ve mi’rac bilirler. Nitekim Peygamber Efendimiz Aleyhissâlatü ve’s-selam: “Namaz mü’minin miracıdır” buyurmuştur. (Elmalılı, Hak Dîni Kur’ân Dili Tefsiri, Fazilet Neşriyat)

 













 



Dünya nüfusunun aşırı olduğuna inanan aynı adam, iğnelerle insanların hayatını kurtaracağını söylüyor.

kişniş otu

 






23 Şubat 2023 Perşembe

DERTLERE DERMAN.! “Ge­ce iba­de­ti­ne dik­kat edi­niz. Çün­kü o siz­den ön­ce­ki sâ­lih kim­se­le­rin âde­ti­dir. Şüp­he­siz ge­ce iba­de­te kalk­mak Al­lâh’a yak­laş­ma­ya ve­sî­le­dir, Gü­nah­lar­dan alı­koyar, ha­tâ­la­ra ke­fâ­ret olur ve be­den­den dert­le­ri gi­de­rir.” (Tir­mi­zî, De­avât, 101)

 Nebîﷺ her farz namazın ardından şöyle dua ederdi:


"Lâ ilâhe illallâhü vahdehü lâ şerîke leh. Lehü'l-mülkü velehü'l-hamdü ve hüve alâ külli şey'in kadîr. Allahümme lâ mânia limâ a‘tayte, ve lâ mu‘tiye limâ mena‘te; ve lâ yenfeu ze'l-ceddi minke'l-ceddü: 

-

Bir olan Allah'tan başka hiçbir ilâh yoktur. O'nun ortağı da yoktur. Mülk O'nundur. Hamd O'na mahsustur. O'nun her şeye gücü yeter. Allahım! Senin verdiğine engel olacak hiçbir güç yoktur. Senin vermediğini verecek de yoktur. Servet sahibi olanın serveti, senin yardımın yerine geçip kendisine bir fayda sağlamaz."

 (Buhârî, İ'tisâm 3, Rikâk 22; Müslim, Akdiye)

Mü’min ile bir kâfir`in balık avlama hikâyesi

 Mü’min ile bir kâfir`in balık avlama hikâyesi

Eski zamanlarda bir mü’min ile bir kâfir balık avlamaya gittiler. Kâfir kendi ilahlarını anıyor ve balık tutuyordu. Hatta bu şekilde çok balık tuttu. Mü’min, Allah’ı zikrediyordu, ama balık adına hiçbir şey onun ağına gelip düşmüyordu. Sonra güneşin batışı sırasında, bir balık ona isabet etti. Balığı çekti fakat balık ağdan kurtulup yine suya düştü. Akşam oldu. Eve döndüler. Mü’minin eli boştu. Yanında hiçbir şey yoktu. Kâfir ise, ağını doldurmuştu.

Mü’minin üzerine müvekkel olan melek, bu duruma özüldü. Bu müvekkel melek daha sonra göğe çıktığında, mü’minin Cennetteki makamını gördü. Kendi kendine: -“Vallahi! O mü’minin gelip varacağı yer burası olduktan sonra ona isabet eden hiçbir şey ona zarar vermez” dedi.

Müvekkel melek, kâfirin de Cehennemdeki yerini gördü. Onun için de:

-“Vallahi! O kâfirin düşeceği yer bura olduktan sonra, dünyâda ona isabet eden hiçbir maddî fayda artık ona hiçbir şey sağlamaz,” dedi.

Şerhü’l-Hutab

Arif Ahmet Denizolgun son yolculuğuna uğurlandı. смотреть онлайн видео от Mehmet Sertkaya в хорошем качестве.


 

Bu duâyı sabah ve akşam kim 3 kere okursa sabahtan akşama kadar ve akşamdan


 

Televizyon laneti olası bir lunaparktır.

 



Ağız sağlığı için tuzlu su..! Ağız içindeki yiyecek parçacıklarını temizler. Nefesi temizler.İltihaplanmayı azaltır. Ağız içi hijyenini sağlar. Ağız kokusunu giderir. Bakteri üremesini engeller. Ağızda kan akışını arttırır. Ağız yaralarını ve şişen diş etlerini yatıştırır.

Size 1992 yılında “sizin

 


Karşılıksız iyilik yapıyorum diyen, mükafat bekliyorsa, menfaatcidir, çıkarcıdır.


 

***BİŞR-İ HAFİ HAZRETLERİ YOLDA GİDERKEN İÇİNDE ALLAH İSMİ YAZILAN BİR KAĞIT GÖRÜR. İNSANLAR ONU ÇİĞNEMİŞTİR. HEMEN KALDIRIR. BİR MİSK SATIN ALIR, TEMİZLER, KOKULAR VE BİR DUVARA ASAR. RÜYASINDA ŞÖYLE DENİR. “YA BİŞR! SEN BENİM İSİMİMİ TEMİZLEYİP KOKULADIN. BENDE DÜNYA VE AHİRETTE SENİN İSMİNİ GÜZEL KILACAĞIM.” BİŞRİ HAFİ HZ. UYANINCA HEMEN TEVBE EDER. VE ALİM ABİD BİR ZAT OLUR.

***Cüneyd-i Bağdadî (rahimehullahu Aleyh) der ki: «Belâ, ariflerin kandili, muridlerin uyarıcısı, müminlerin silâhı ve gafillerin helâk alma sebebidir. Başına belâ gelip de hoşnutluk ve sabır göstermedikçe hiç kimse imanın tadına varamaz.»

 


***Peygamberimiz (S.A.S.) şöyle buyuruyor: — Bir kul hastalanınca Allah ona iki melek göndererek «bakın baka-lım, kulum ne diyor» diye talimat verir. Eğer hasta «Elhamdülillah» derse bu sözü melekler tarafından Allah'a ulaştırılır. —-O, zaten bilir ya!— O zaman Allah buyurur ki, «bu kulumun eğer canını alırsam onu kesinlikle cennete yerleştireceğim ve eğer ona şifa verirsem etini daha semiz etterle, kanını daha daha yarayışlı bir kanla değiştireceğim gibi günahlarını da muhakkak sileceğim.»



 

***Ferahlık günlerinde şükredip belâ günlerinde sızlanan kimse, (kulluk ve müminlik iddiasında) yalancıdır.

 ***——İbni Ata (rahimehullahu aleyh) der ki, «Kulun gerçek mümin olup ol-madığı belâ ve ferahlıkla karşılaştığı anlarda belli olur. Ferahlık günle-rinde şükredip belâ günlerinde sızlanan kimse, (kulluk ve müminlik iddia-sında) yalancıdır.


- Eğer bir kimse bütün insanların ve cinlerin bilgisini nefsinde topla-mış olsa da üzerine doğru belâ rüzgârı estiği zaman başına gelenlerden ötürü açıktan açığa şikâyet ederse, ilminin ve amelinin ona hiç bir faydası yoktur.»

Ibni Abbas'ın (R. Anhuma) rivayet ettiğine göre Peygamberimiz (S.A.S) buyuruyor ki: «— Kıyamet Günü, adamın bîri getirilerek Allah (C.C)'ın huzuruna dikilir ve Allah (C.C) onun cehenneme götürülmesini emreder. Adam: «Ya Rabb'i, beni ne yüzden cehenneme yolluyorsun» deyince Ulu Allah (C.C) ona: «Namazı vaktinde kalmadığın ve adıma yalan yere yemin ettiğin için» diye buyurur.»

 ,***Namazı savsaklayanlara Allah (C.C) beşi dünyada olmak üzere aşağıdaki cezalar ile cezalandırır;


1 — Ömrünün bereketi kaldırılır.


2 — Yüzünden «iyiler» siması silinir,


3 — Allah (C.C) hiç bir amelinin mükâfatını vermez,


4 — Duası göğe yücelmez,


5 — Iyilerin dualarında payı bulunmaz.

***«Oğlum, kız kardeşin namazı savsaklar, vaktinde kalmazdı»

 ***Yine söylediğine göre eskilerden biri ölen bir kız kardeşini toprağa verirken para kesesini mezara düşürür. Mezarliktan ayrılıncaya kadar farkına varmaz.

Farkına varınca mezarlığa döner, el-ayak çekilince kardeşinin mezarını açar. Fakat içerde ateş tutuştuğunu görür.


Tekrar kabri örterek ağlaya ağlaya annesine koşar. «Anacığım, bana kız kardeşim ve onun davranışlarını hakkında bilgi ver» der. Kadın «Niye soruyorsun, oğlum » der. Adam: «Anacığım, mezarında ateş yandığını gördüm de ondan soruyorum» der.


Bu defa annesi de ağlamaya başlayarak «Oğlum, kız kardeşin namazı savsaklar, vaktinde kalmazdı » diye cevap verdi.


Namazı vaktinde kılmayanın hali bu olunca hiç namaz kılmayanın akıbetini var kendin düşün.


Allah (C.C)'dan dileriz ki, bize namaza karşı titiz davranmak, onu vaktinde ve eksiksiz kılmak üzere yardımcı olsun. O cömert, kerim, esirgeyici ve merhamet edicidir.

Hz.Ali' ye sordular * Gökten daha ağır olan nedir? Hz Ali dedi ki; Dürüst insana iftira atmak... * Zemheriden daha soğuk olan nedir? Hz Ali dedi ki; Namerde muhtaç olmak... * Zehirden daha acı olan nedir? Hz Ali dedi ki; Sabretmek...

 İncittiğiniz insanın ve kırdığınız gönlün bedduasından korkun.

Hz. Muhammed (s.a.v)

***Dahhak der ki, «her kırk gecede bir başına ya bir belâ ya bir keder veya bir musibet gelmeyen kimsenin hesabına, Allah katında hiç bir hayır yazılmaz». Muaz Îbni Cebel (R.A.) der ki, «Allah bir kulun başına bir hastalık verince sol yanındaki meleğe «çek ondan kalemi», sağ yanındaki meleğe de «bu kulumun hesabına yapageldiği amellerin en iyilerini yaz» diye talimat verir.



 

***Namazı savsaklayanların Yeniden dirilip mezardan çıktığında Kiyamet durağında başına gelenler şunlardır:

 ***«— Ağır hesaplaşma, 2 — Rabb'in gazabı. 3 — Cehenneme girmek.»


(Diğer bir rivayete göre hadisin son kısmı şöyledir:}


«— O Kiyamet Günü, alnında üç satır yazi ile Mahşere gelir: Birinci satırda:


«Ey Allah hakkını zayi eden», ikinci satırda: «Ey hassatan Allah (C.C)'ın gazabını hakkeden kimse», üçüncü satırda: «Dünyada Allah (C.C)'ın hakkını nasıl zayi ettinse bu gün sen de O'nun rahmetinden umud kes» diye yazılıdır.»

***Namazı savsaklayanların Kabirde verilen cezalar şunlardır;

 ***1 — Kaburgaları birbirine geçecek şekilde sıkışır.


2 — Kabrinde üzerine ateş yakılır ve sabah - akşam bu ateşin karalar üzerinde daglanır.


3 — Kabirde üzerine «Sucâul Akra» adında gözleri ateş ve tırnakları demirden bir yılan salınır, her tırnağının uzunluğu bir günlük yol kadar olur. Kulak zarını titreten gök gürültüsü gibi bir ses ile dile gelerek ölüye der kî:


«— Ben Sucâul Akra'im. Rabb'im bana sabah namazını güneşin doğuşuna kadar, öğle namazını ikindiye kadar, ikindi namazını aksama kadar, aksam namazini yatsıya kadar, yatsı namazını tan yeri ağarana kadar geciktirerek savsaklamana karşılık seni her biri için ayrı ayrı döğmemi emretti.»


Yılanın her darbesi ile adam yetmiş arşın boyu daha yere gömülür. Kiyamet Gününe kadar kabir azabi çekmeye devam eder.



 

***Peygamberimiz (S.A.S) buyuruyor ki: «— Namaza karşı titiz davrananlara Allah (C.C) Şu beş ikramda bulunur: 1 — Geçim darlığını üzerinden kaldırır. 2 — Kabir azâbından kurtulur. 3 — Amel defteri sağ taraftan verilir. 4 — Sıratı şimşek gibi geçer. 5 — Hesaba çekilmeden cennete girer.»




 

eskilerden biri ölen bir kız kardeşini toprağa verirken para kesesini mezara düşürür. Mezarliktan ayrılıncaya k

 ***Yine söylediğine göre eskilerden biri ölen bir kız kardeşini toprağa verirken para kesesini mezara düşürür. Mezarliktan ayrılıncaya kadar farkına varmaz.

Farkına varınca mezarlığa döner, el-ayak çekilince kardeşinin mezarını açar. Fakat içerde ateş tutuştuğunu görür.


Tekrar kabri örterek ağlaya ağlaya annesine koşar. «Anacığım, bana kız kardeşim ve onun davranışlarını hakkında bilgi ver» der. Kadın «Niye soruyorsun, oğlum » der. Adam: «Anacığım, mezarında ateş yandığını gördüm de ondan soruyorum» der.


Bu defa annesi de ağlamaya başlayarak «Oğlum, kız kardeşin namazı savsaklar, vaktinde kalmazdı » diye cevap verdi.


Namazı vaktinde kılmayanın hali bu olunca hiç namaz kılmayanın akıbetini var kendin düşün.


Allah (C.C)'dan dileriz ki, bize namaza karşı titiz davranmak, onu vaktinde ve eksiksiz kılmak üzere yardımcı olsun. O cömert, kerim, esirgeyici ve merhamet edicidir.

AŞERE-İ MÜBEŞŞERE’NİN FAZİLETİ

 AŞERE-İ MÜBEŞŞERE’NİN FAZİLETİ


Saîd bin Zeyd (r.a.) demiştir ki: “Aşere-i Mübeşşere’nin Resûlullah (s.a.v.) Efendimiz nezdindeki makamları pek yüksek idi. Onlar harplerde Fahr-i Kâinât Efendimizin hemen önünde, namazlarda ise hemen arkasında yer alırlardı.” Saîd Hazretleri bir defasında da şöyle rivâyet etmiştir:


Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem’den işittim, o, “Ebûbekir Cennet’tedir, Ömer Cennet’tedir...” diye Aşere-i Mübeşşere’yi saydıktan sonra buyurdular ki:


“Sizden birisinin, Nûh aleyhisselâm gibi uzun ömrü olsa ve bu (bin yıllık) ömrü ibadetle geçirse, onun bu ameli, bu zâtlardan herhangi birisinin Resûlullah (s.a.v.) ile birlikte yüzlerinin tozlandığı bir gazâda bulundukları bir ana denk olamaz.”


(Sünen-i Ebû Dâvud)



***ER-RÂFİ' İSM-İ ŞERÎFİNİ SÖYLEYEN, ZÂLİMLERİN ZULMÜNDEN EMİN OLUR. BEŞ YÜZ KERRE SÖYLİYENİN MADDÎ MÂNEVÎ İHTİYÂCI GİDERİLİR. (YÛSUF NEBHÂNÎ)


 

***BİŞR-İ HAFİ HAZRETLERİ YOLDA GİDERKEN İÇİNDE ALLAH İSMİ YAZILAN BİR KAĞIT GÖRÜR. İNSANLAR ONU ÇİĞNEMİŞTİR. HEMEN KALDIRIR. BİR MİSK SATIN ALIR, TEMİZLER, KOKULAR VE BİR DUVARA ASAR. RÜYASINDA ŞÖYLE DENİR. “YA BİŞR! SEN BENİM İSİMİMİ TEMİZLEYİP KOKULADIN. BENDE DÜNYA VE AHİRETTE SENİN İSMİNİ GÜZEL KILACAĞIM.” BİŞRİ HAFİ HZ. UYANINCA HEMEN TEVBE EDER. VE ALİM ABİD BİR ZAT OLUR.

***Cüneyd-i Bağdadî (rahimehullahu Aleyh) der ki: «Belâ, ariflerin kandili, muridlerin uyarıcısı, müminlerin silâhı ve gafillerin helâk alma sebebidir. Başına belâ gelip de hoşnutluk ve sabır göstermedikçe hiç kimse imanın tadına varamaz.»


 

*GİZLİ VE AÇIK HER NE İNFAK EDERSENİZ ALLAH HABERDARDIR

 ***GİZLİ VE AÇIK HER NE İNFAK EDERSENİZ ALLAH HABERDARDIR


Allâhü Teâlâ, Fâtır Sûresi’nin 29. âyet-i kerîmesinde -meâlen-: “Allâh’ın kitabını okuyan ve namazı (güzelce) kılan ve kendilerine verdiğimiz rızıklardan gizli ve açık infâk etmekte bulunanlar -işte onlar- öyle bir ticaret umarlar ki asla zarar etme ihtimali yoktur.” buyurmuştur.


Resûlullah sallallâhü aleyhi ve sellem’e, “Sadakanın gizlisi mi daha fazîletli, âşikâr verileni mi?” diye suâl etmişlerdi. Bunun üzerine şu âyet-i kerîme nâzil oldu -meâlen- “Sadakaları açık verirseniz (riyâ olmamak şartıyla) o ne iyi, ne güzel bir şeydir ve eğer onları gizler de fukaraya öyle verirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır ve günahlarınızdan bir kısmına keffaret olur (örter), hem Allah, her ne yaparsanız haberdardır.” (Bakara Sûresi, âyet 271)


Sadaka tabiri, farz olan zekâta da nâfile olarak verilene de söylenir. Âyet-i kerîmede, açıkça vermenin güzel bir şey olduğunu gösteren birinci kısım, farz olanlar hakkında; gizlice vermenin açık vermekten daha hayırlı olduğunu gösteren ikinci kısmın da nafile olanlar hakkında olduğu söylenmiştir. Sadaka ve zekât verilecek mallar da bu bakımdan iki kısımdır:


Birisi hayvanlar ve ziraat mahsulleri gibi gizlenmesi kâbil olmayan mallardır. Bunları gizlemek mümkün olmadığı için zekâtını gizlemekte de bir mana yoktur. Diğeri nakit para gibi gizlenebilen mallardır ki bir mahzur bulunmadıkça bunların zekâtını da alenen vermek efdaldir.


Bir insanın zekâtını açıktan verdiğinde, serveti bazı kimselerin hasedini ve zalimlerin tamahını tahrik edecek olursa veya açıktan verildiği zaman, lâyık olan bir yere verilemeyecekse o zaman bunu da nafile sadaka gibi gizli vermek efdal olur. Yoksa nafile sadakayı gizli vermenin alenen vermekten yetmiş kat daha faziletli, farz olanı da alenen vermenin gizli vermekten yetmiş kat daha faziletli olduğu beyan olunmuştur ki âyet-i kerîmede buna işaret vardır. (Elmalılı, Hak Dîni Kur’ân Dili Tefsiri, Fazilet Neşriyat)



Mesela bir yerde maddi yardıma ihtiyaç varsa, neden kimse sekülerlere değil de, hacca gidecek ve zekat verecek müslümanlara sesleniyor? Aynı kimseler,genellikle islamla arası pek iyi olmayanlardır. Bu beklenti,aynı zamanda islamın sosyal sorumlulukta da zirve olduğunun kabulüdür.

MÜMİN KİMDİR, MÜNAFIK KİMDİR...??? Hâtim el-Esam (r.a.) demiştir ki: 1. Mümin fikir ve ibret ile meşguldür, Münafık hırs ve uzun emel ile meşguldür. 2. Mümin, Allah'tan başka herkesten ümidini keser, Münafık ise, Allah'tan başka herkesten bir şey bekler." 3. Mümin Allah'tan başka herkesten güvendedir (kimseden korkmaz), Münafık ise Allah'tan başka herkesten korkar. 4. Mümin, malını dini uğruna harcar, Münafık ise, dinini malı uğruna harcar. 5. Mümin iyilik yapar ve kusurlarına ağlar, Münafık, hem kötülük eder hem de güler. 6. Mümin tohumu eker (salih amel işler) tohumun bozulmasından korkar, Münafık ise tohumu söküp atar bir de hasat zamanı hasat bekler..." İmam Gazalî (r.a.), Kimyâ-yı Saadet, C: 3, s. 40








 

22 Şubat 2023 Çarşamba

"O, beni yaratan ve bana doğru yolu gösterendir." (Şu'arâ Sûresi, 78)

Efendiler (!)

 Efendiler (!)

Tuğlasinda faiz, demirinde hırsızlık, tapusunda peşkeş evrağinda rüşvet, inşaasinda çalışanların ahı olan binaları fetih suresi okuyarak ayakta tutamazsiniz. Boşuna uğraşmayın yıkılacaksınız. Hem dünyada yıkılacaksınız. Hem de ahirette yıkılacaksınız.🤷🏻‍♂️

üstazımız ebu'l- fâruk SÜLEYMAN HİLMİ TUNAHAN (ks) (SİLİSTREVİ) hazretlerinin sohbeti ve duası 1956

 


عَنْ عَبْدِ اللهِ بْنِ مَسْعُودٍ رَضِيَ اللهُ عَنْهُ قَالَ: ...فَأُعْطِيَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ثَلَاثًا أُعْطِيَ الصَّلَوَاتِ الْخَمْسَ وَأُعْطِيَ خَوَاتِيمَ سُورَةِ الْبَقَرَةِ وَغُفِرَ لِمَنْ لَمْ يُشْرِكْ بِاللهِ مِنْ أُمَّتِهِ شَيْئًا اَلْمُقْحِمَاتُ. (م) Abdullah bin Mes’ûd (r.a.) dedi ki: “…(Mîraç Gecesi’nde) Resûlullah sallallâhü aleyhi ve sellem’e üç şey verildi: Beş vakit namaz, Bakara Sûresi’nin son iki âyeti (Âmenerrasûlü...) ve ümmetinden, hiçbir şeyi Allâh’a şirk (ortak) koşmayanların büyük günahlarının bağışlanacağı (müjdesi).” (Sahîh-i Müslim) 17 Şubat 2023 Fazilet Takvimi cümleten selamün aleyküm Rabbim sağlık sıhhat huzur içinde muhafaza ederek peygamber efendimizin sefeatlerine Mazhar ederek cemalinle meccanen müşerref ettiği bir şekilde lütfu ile muhafaza ederek İslam'ın güzelliğini ve ahlakını yaşamayı yaşatmayı 🤲🤲🤲 nasip etsin inşallah cuma günü nün feyzi bereketi ve Miraç kandiliniz mübarek olsun inşallah


 

............. Bir Gün Öğrencileri Îmâm-ı Gazâlî Hazretlerine: “Hocam! Ölüm Nedir? Bize Özel Olarak Anlatır mısın?” Demişler. Velâyet Nûru ile Ölümünün Çok Yakın Olduğunu Anlayan Îmâm-ı Gazâlî Hazretleri: “Men Lem Yezuk, Lem Ya’rif… Yani; Tatmayan Bilmez ki! Önce Kendim Tadayım, Sonra Size Anlatırım…” Demiş. Öğrencileri de: “Aman Hocam! Öldükten Sonra Sizinle Nasıl Bağlantı Kurarız?” Dediklerinde

 ............. Bir Gün Öğrencileri Îmâm-ı Gazâlî Hazretlerine: “Hocam! Ölüm Nedir? Bize Özel Olarak Anlatır mısın?” Demişler. Velâyet Nûru ile Ölümünün Çok Yakın Olduğunu Anlayan Îmâm-ı Gazâlî Hazretleri: “Men Lem Yezuk, Lem Ya’rif… Yani; Tatmayan Bilmez ki! Önce Kendim Tadayım, Sonra Size Anlatırım…” Demiş. Öğrencileri de: “Aman Hocam! Öldükten Sonra Sizinle Nasıl Bağlantı Kurarız?” Dediklerinde Gülümseyerek Yalnızca, “İnşaAllah…” Diye Cevap Vermiş. Gerçekten Aradan Çok Zaman Geçmeden Îmâm-ı Gazâlî Hazretleri Ölümü Tatmış ve Öldüğü Gece Öğrencilerinin Rüyâlarına Gelerek: “Allah Dostları Sözünü Tutar… İşte, Bugün Ölümü Tattım ve Sözümü Tutmak İçin Rüyânıza Geldim…” Demiş ve Şöyle Devam Buyurmuş: “Abdestimi Tazeleyip Sabah Namazını Kıldıktan Sonra, Yalnızca Odama Çekildim ve Ölüm Meleğini Beklemeye Başladım. Lâ İlâhe İllallâh Diye Zikrederken, Bir Ânda Odamı Nûr Kapladı ve Bütün Hücrelerim Nûr Oldu. Başımı Kaldırıp Yukarıya Baktım. O Nûrun Etkisi ile Evimin Tavanı Cam Gibi Şeffaf Olmuştu. Yattığım Yerden Yedi Kat Gökleri, Melekleri, Cenneti Gördüm ve Cennetteki Bir Melek Bana, “Yâ Îmâm! İşte Köşklerin, İşte Makamın!” Diye Cennetteki Yerimi Gösterdi. Cennete Bakarken Sevgili Rabbimin İrci’ıy İlâ Rabbik (Rabbine Dön) Hitâbını Duydum. O Ânda Rûhum Allah Aşkı ile Cezbeye Gelip, Beden Kafesinden Fırladı ve Ben Kendimi Başka Âlemlerde Buldum. Tekrar Dünyâya Döndüğümde, Evimin Çevresinde Aşırı Bir Kalabalık Gördüm. Onlara, “Ne Var? Ne Oldu? Niçin Toplandınız?” Diye Isrârla Sorduğum Hâlde Hiçbiri Ne Yüzüme Baktı Ne de Bana Bir Cevap Verdi. İçeriye Girdim, Hanımım Ağlıyordu. Ona da Aynı Şeyleri Sordum Ama O da Cevap Vermeyince, Az Önce Yatmakta Olduğum Odama Girdim ve Yerde Yatan Bedenimi Görünce Hem Öldüğümü, Hem de İnsanların Niçin Benimle Konuşmadığını Anladım…” Bâzı Öğrencileri: “Hocam! Yerde Yatan Bedenimi Görünce Öldüğümü Anladım Diyorsunuz. Peki, Sen Başka Bedenin Başka Bir Şey mi?” Îmâm-ı Gazâlî Hazretleri Gülümseyerek: “İnsanın Aslı, Özü, Gerçek ve Kalıcı Kişiliği Rûhtur. Rûhsuz Beden Kesilen Kol, Bacak Gibi Cansız, Bilinçsiz Et, Kemik Yığınıdır…” Yine Bâzı Öğrencileri: “Hocam! O Daracık, Karanlık Kabirde Kıyâmete Kadar Nasıl Yatacaksınız?” Diye Sordular. Cevap Buyurdular ki: “Âh Yavrum! Eğer Kabirler Dışarıdan Göründüğü Gibi Dar, Karanlık ve Sıkıcı Olsaydı, Allah Dostları Birer Zindan Mahkûmu Gibi Oraya Atılır mıydı? Ana Karnına Göre Dünyâ Ne Kadar Geniş, Güzel ve Aydınlık ise Dünyâya Göre Kabirlerimiz de Çok Daha Geniş, Güzel ve Aydınlıktır…” Demiş ve: “Yakınlarım Beni Kabrimde Bekliyor…” Diye Son Sözlerini Söyleyip, Ayrılıp Gitmiş.



⚘️MÛSÂ ALEYHİSSELÂM’IN KIZILDENİZ’İ GEÇMESİ*

 ⚘️MÛSÂ ALEYHİSSELÂM’IN KIZILDENİZ’İ GEÇMESİ*

*Mûsâ aleyhisselâm,* pek çok mucizeler göstermesine rağmen, *Firavun* da kavmi de iman etmedi. Mısırlıların bir kısmı ise *“Mûsâ’ya* bu kadar fırsat verilmesin, insanların zihinlerini karıştırıyor.” diyerek *Firavun’u* tahrik ediyorlardı.
*Benî İsrâîl kabilelerinin hepsi, Hz. *Mûsâ’ya* tâbi olarak tek vücut olmuşlar ve kendilerini esaretten kurtarabilecekleri bir hâle gelmişlerdi. İşte bundan dolayı Firavun da bir ara *İsrâîloğullarının* Mısır’dan çıkıp gitmelerine ruhsat vermişti. Sonra pişman oldu.
*Mûsâ aleyhisselâm* ise bir vakit tayin ederek bütün *Benî İsrâîl’i* geceleyin Mısır’dan çıkarıp Kızıldeniz’in kenarına götürdü. *Firavun,* bunu duyunca hemen askerleri ile onların arkasına düştü ve sabahleyin onlara yaklaştı. O zaman *Mûsâ aleyhisselâm,* asâsıyla denize vurdu. Deniz yarıldı, on iki yol açıldı. On iki kabilenin her biri bir yoldan gitti. Açılan yollara *Firavun* da ordusuyla girip onları takip etti.
*İsrâîloğullarının* tamamı Kızıldeniz’i geçince denizin suları birden eski hâline döndü ve *Firavun,* askerleriyle beraber boğuldu. Böylece
*Mûsâ (a.s.),* düşmanlarına karşı zafer buldu. *Benî İsrâîl* ile beraber *Kenan* diyarına gitmek için yola düştü. *Mûsâ (a.s.) ve kabilesi,* Mısır’dan *Kenan* diyarına giderken yolda *Amâlika* kavminden bazılarının yurduna uğradılar. Onların *öküz* heykeline taptıklarını gördüler. *İsrâîloğulları,* her ne kadar
*Hz. Mûsâ’ya* tâbi olmuşlarsa da *Mısır’da* iken gözleri buna benzer heykellere, putlara alışmış ve zihinlerinde henüz *Allahü Teâlâ’nın* birliği yerleşmemiş olduğundan o kavmin öküz heykellerine meylettiler. Hemen peygamberlerine:
*“Yâ Mûsâ,* bize de onların ilahları gibi bir ilah bul!” dediler.
*Hz. Mûsâ,* *“Siz cahil bir kavimsiniz! Onların dinleri bâtıldır. Allah’tan başka ilah olur mu? Siz, Allâhü Teâlâ Hazretlerinin verdiği nimetin kadrini ve şükrünü bilmiyorsunuz. O, sizi başka kavimlerden üstün kıldı. Firavun size eziyet eder ve oğullarınızı keserken, Allah sizi kurtardı.” diye nasihat etti.*
19 Şubat 2022
Fazilet Takvimi⚘️Arşiv⚘️

Yüce Rabbimiz! Eğer bizi bağışlamaz ve acımazsan zarar edenlerden oluruz. Bizi affet.

İYİLİK YAP AT DENİZE, BALIK BİLMEZSE HALIK CC.BİLİR... -Cüneyd-i Bağdadi hazretleri, deniz kenarında, elinde bol miktarda yem olan bir Mecusi’yi, balıklara yem atarken görüp, ona sorar: - Ne yapıyorsun böyle? Balıklara yem atıyorum, sevab kazanacağım. - İyi ama senin sevab kazanman için, önce kelime-i şehadet getirip Müslüman olman, Allah’a ve Resulüne iman etmen lazım. Müslüman olmayan, iyilik etmekle sevab kazanamaz. - Benim bu balıklara yem verdiğimi o bahsettiğin Allah görüyor mu? - Elbette görüyor, Onun bilmediği, görmediği bir şey yoktur. - Öyleyse, bu da bana yeter der. Birkaç yıl sonra, Cüneyd-i Bağdadi hazretleri hacca gider. Balıklara yem atan zatı tavaf ederken görür. Ona, (Burada ne işin var?) diye sorunca, o zat gülerek, (Gördü gördü yâ Cüneyd, O beni gördü) der. (Nasıl gördü?) diye sorunca şöyle der: - Sen gittikten sonra içimde bir nur parladı, baktım balıkların hepsi kelime-i şehadet getiriyor, ağaçlara baktım, kelime-i şehadet getiriyor, ben de kelime-i şehadet getirmeye başladım. Rabbimiz beni gördü, O gördüğü için de buraya geldim. Sana bir de nasihatim var: Yâ Cüneyd, iyilik et, at denize, balık görmese de, Hâlık görür. Mümin dua ettiğinde ve sadaka verdiğinde 3 sonuçtan biri "mutlaka" gerçekleşir; 1-Ya kendisine ahirette azık olur derecesini yükseltir sevab olarak ona döner 2-Ya bu dünyada kabul olur. İsteği kendisine verilir 3-Ya da kabul olunmayan duasının karşılığında Hz Allah ona ulaşacak bir belayı geri çevirir... böyle mükafâtlandırır Velhaasıl Allaha el açıp dua ettiğimizde kabul olsada olmasada yalvarışlarımız boşa çıkmaz Kul cennete girdiğinde derecesi yükselir bu nimetler bana nerden geldi diye sorduğunda melekler dünyada iken kabul olunmayan dualarının karşılığında verildi deyince kul keşke bütün dularım kabul olmasaydıda hepsi burada verilseydi der..













 

KULLANANLARDAN BORAKS

 KULLANANLARDAN BORAKS VE KARBONATLA TEDAVİ MUCİZELERİ...                                                                                  *...