▪️Tarîkat-ı Aliyye-i Nakşibendiye silsilesinin son halkası olan üstâzımız Süleyman Hilmi Tunahan (k.s.) hazretlerinin beyanları şöyledir:
❗️İblîs aleyhillâneye ‘meleklerin hocası’ demek de doğru değildir. Zira o şeytandır, nâr’dandır. Melâike ise nûr’dandır. Nâr’dan olan şeytan nûr’dan olan meleklere hocalık yapamaz. İblîs filasıl Hz. Âdem aleyhisselâmdan evvel geçen cân kavminden olup ismi Azâzil idi. Vakta ki cân kavminin helâki murad olundu, o zamanda bu Azâzil küçük olup yetim idi. Melekler Cenab-ı Hakk’a;
- “”Yâ Rabbi, bu küçüktür ve yetimdir, bunun el’an kabahati yoktur. Bunu helâk etme, diye yalvardılar.
“”Cenâb-ı Hak da helâk etmedi. Fakat cân kavminin helâkiyle bu Azâzil bu âlemde kendi cinsinden kimse bulamadığından, yalnız yaşaması mümkün olmamakla meleklerle beraber bulunmak üzere semâya ref’olundu. Ta ki Hz. Âdem aleyhisselâm halk olunup ve ona secde ile emrolunca secde etmedi. Fakat evvelce meleklerin içinde bulunduğu zaman, mecburi ibadet yapıyordu ve öyle çalışıyordu ki, ismini ‘Harîs’ koydular. Bu dahi delildir ki, ‘meleklerin hocası değildir’. Zira Cenab-ı Hak Kur’an-ı Kerim’inde Harîs ismiyle değil de İblîs ismiyle beyan buyuruyor. Çünkü İblîs, gizli vesvese verici, hîle ve desîse ile kandırıcı manasına olup, çok ibadet yapmakla güya Mevlâ’yı da kandıracak!.. Halbuki içerisinde küfrü gizliyor idi… Onun için İblîs denildi. Ve (İblîs ismi) ucme olup gayr-i munsariftir, cerr ve tenvin kabul etmez.”
“”Velhâsıl, bunun içindir ki ‘her şey aslına rücu eder’ denildiği gibi, asâlet nazar-ı dikkate alınmalıdır.” ▪️[Notlar, Ahbab Hocaefendi merhum, s. 33]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder