Haftada 1-2 kaşık magnezyum sülfatı, doğru şekilde ve zamanda içerek, ince bağırsaklarınızdaki villüsler, kalın bağırsağınızdaki kriptler aralarında yer etmiş, uzun süredir duran, çürüyen ve bağırsaklarınızın iç yapısını düzleştiren kalıntıların boşaltılmasını sağlayabilirsiniz.
Bu kalıntılar sebebi ile villüsler ve kriptler gereken emme işlevlerini yapamazlar. Çok yiyip kilo alamayanlardaki, veya yediği şeylerin faydasını göremeyenlerdeki sorun budur. "Şunu yersen bu rahatsızlığına iyi gelir" dediğimiz bir kişi, "yedim, yiyorum ama fayda görmüyorum" diyen biri, bu bahsettiğim şeyden şüphelenmelidir.
Bağırsaklarda, villüsler ve kriptler arasında, uzun süre yer etmiş bu dışkılar, vücudun beslenmesine engel olmakla kalmaz, bağırsak çeperini çürüterek inceltir ve geçirgen bağırsak rahatsızlığına yol açar.
Bu, bağırsaklardan vücudun içerisine bol miktarda toksik madde geçmesine neden olur. Bağışıklık sistemi, bu toksik maddelere savaş açarsa, bazı otoimmun hastalıklar başlayabilmektedir.
Buradan vücuda yayılan serbest radikaller, vücuttaki oksidatif stresi arttırmakta, tüm vücut genelinde sağlıklı hücreleri tahrip etmeye çalışmaktadır.
Bağışıklık sisteminin koruyucu hücrelerine, yani askerlerine yakalanmadan dolaştıkları için "serbest radikal" adını alan bu maddeler, kanser başta olmak üzere tüm hastalıkların sebebidir.
Çünkü, hücreleri zayıflatmakta ve hücrelerin hastalıklara direnme gücünü azaltmaktadırlar.
Vücudunda oksidatif stres fazla olan kişi, kolay hastalanır, zor iyileşir.
Bu serbest radikalleri vücut dışına atma görevini yapan, kanı süzerek yakaladığı toksik ve zehirli maddeleri safra kesesinde, yağ metabolizmasını düzenlemekte kullanan bir organ var; karaciğer.
Karaciğer, çok fazla toksik süzmekte zorlandığı zaman yorulur ve işlevlerini yerine getirmekte yetersiz kalmaya başlar. Çünkü, bu temizliği yaparken glutatyon kullanır.
Glutatyon, sınırsız değildir. Bu noktada, kullanılacak devedikeni tohumu yağı, karaciğerin ihtiyaç duyduğu glutatyonu takviye eder.
Silymarin denen kuvvetli bir antioksidan içeren devedikeni tohumu yağı, bu sayede insanları hepatit, karaciğer yağlanması, siroz gibi illetlerden korur veya kurtulmasına destek olur.
Hastalıkların, yavaş gelişen ve hissedilmeyen sebepleri vardır. Sebepler her ne kadar sinsi ise, hastalığın başlangıçtan ilerlemesşne kadar olan süreç bir o kadar hızlıdır.
Akıllı kişi, hastalıkların oluşumunu tetikleyen sebepler zincirini daha ilk halkasından koparır.
Bu anlattığım şeyde, ilk halka, bağırsakların temiz tutulmasıdır.
Bunun için, haftada bir kez, 6-7 saat bir şey yememiş iken, 0 kan grubuna sahip olanlar 1, diğer kan gruplarına sahip olanlar 2şer kaşık magnezyum sülfatı, bir bardak suda eritip içerlerse, 5-6 dakika sonra da bir bardak suyu içerlerse, yaklaşık 2 saat içerisinde bağırsaklarındaki dışkıyı boşaltacaklardır.
İçtikten sonra, sol tarafa dönerek uzanmak süreci hızlandırır.
Bu uygulamayı yaparken, evden dışarı çıkmak zorunda kalmayacağınız bir zaman dilimi seçin. Çünkü, bağırsaklarınızda bir şey kalmasa da boşaltım devam edecek. Villüsler ve kriptler arasındaki pislikleri, bağırsaklar iterek atacak.
Bu süreçte su içmeyi ihmal etmeyin.
Magnezyum sülfatı içtiğinizde, midenizde besin olmaması çok önemli. Aksi taktirde rahatsız eder.
İçimi yaptıktan 2 saat sonrasına kadar bir şey yemeyin.
Yerseniz de bol limonlu ve zeytinyağlı salata yiyin.
Zeytinyağlı incir, ev yoğurdu, ev turşusu, kefir gibi ürünleri yoğun kullanarak, incir çekirdeği yağı içerek, bağırsaklarınızdaki tüm sıkıntıların çözülmeye başlayacağını bilin.
Bu saydığım ürünlerle, bağırsakların içinde oluşmuş hücre hasarları, ülserler, anormal hücre yapılanmaları, inşaallah düzelir. Zeytinyağlı incir kürünün, anadoluda, bağırsak sağlığı konusunda asırlardır varolan bir ünü vardır. Ayrıca akciğeri de destekler. Probiyotik bakteriler içeren diğer ürünler ise bağırsak floranızı zenginleştirecek, sizler için serotonin üretecek bakteri tabakası oluşturacak.
Sağlıksız bir floraya sahip bağırsaklarda, serotonin üretilmez ve kişi kendini mutsuz, isteksiz, depresif hisseder.
Bu durum, kişiyi psikolog psikolog gezdirtir bazen. Sebepler zincirini takip etmeyen çoğu insan, malesef bu şekillerde kapitalist modern tıbbın ve acımasız ilaç endüstrisinin kurbanı olur.
Tahmine dayalı yanlış teşhisler ve gerçeğin gizlemesi, hasta olan kişiyi hastalığın gerçek nedeninden uzaklaştırır. Malesef, hasta, kendini, yapılan tedavilerin ve kullandığı ilaçların verdiği zararlarla boğuşurken bulur.
Sadece magnezyum sülfat ile ilgili bir iki şey söyleyecektim, laf lafı açtı.
Magnezyum sülfat almak isteyenlere, bazı eczaneler "ingiliz karbonatı" satıyor. Bu bahsettiğimiz ürün değil. Magnezyum sülfat, başka isimlerle de satılıyor. Bu isimlerden biri, "ingiliz tuzu".
Eşeklikten (bilmediğinden) yada çakallıktan (uyanıklığından), eczacı ona "al işte bu, bak üzerinde ingiliz yazıyor" diye, ingiliz karbonatı veriyor.
Yaptırdığım açlıklarda, çok kez rastladım. İnsanlar ingiliz karbonatı içerek açlık yapıyor. Artık, "aldığınız ürünün resmini atın bakayım" diyorum.
Magnezyum sülfat, epsom tuz, ingiliz tuzu.. Bunları alın.
İngiliz karbonatı.. Almayın
Alsanız da, o bildiğiniz karbonat. Bu bahsettiğim mevzu ile alakası yok. Alanlar, vücutlarını alkali yapmak için alıyor.
Umarım faydalı bir yazı olmuştur.
Hayırlı bir pazar günü dilerim.(Alıntı)
Fahri Cindoglu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder